Çevremizi ve evimizi rengarenk hale getiren bitkiler, çiçekler ve kokuları… Etrafımızda rengarenk bitkileri görmek çok güzel fakat bu bitkilerin aynı zamanda sağlıklı da olması gerekiyor. Gerekli besinleri ve yeterli suyu alan bitkiler verimli bir şekilde yetişecektir. Bu bağlamda devreye bitki bakımı girmektedir. Su, burada miktarının ayarlanması çok önemli olan bir etken olmaktadır. Bitkilerin ilk günkü gibi canlılığını koruması için susuz kalmamaları gerekmektedir. Fakat fazla su da bitkiye zarar verebilmektedir. Yani her bitkinin ihtiyacı ve geliştirdiği uyum yeteneği farklılık göstermektedir. Biz de bu yazımızda susuzluğa dayanabilen ve kuraklığı tolere edebilen bitkilerden bahsedeceğiz.
Susuzluğa Dayanabilen Bitki Çeşitleri
Bitki susuzluktan kuruyabilir ama yanlış veya fazla sulamadan da çürüyebilir. Bu yüzden bitkinin ihtiyaçları iyi bilinmelidir. Bu özelliklerine göre de bir su oranı ayarlanır. Peki susuzluğa dayanabilen ve az su olan ortamda varlığını sürdürebilen bitkiler nelerdir, sizler için sıraladık.
- Etli bitkiler olarak da duyabileceğiniz sukulentler, çöl bitkileri sınıfına girer ve kaktüsgiller ailesindendir. Dolayısıyla susuzluğa dayanıklıdırlar. Su depolama dokusuna sahip olan bu bitkilerde sulamanın az ama sık olması, yine de iyi bir tercih olacaktır.
- Gaura bitkisi uzun ve ince saplara sahip olan çiçekli bir bitkidir. Sık sulamaya ihtiyaç duymayan bu bitki susuzluğa dayanabilmektedir.
- Yaban gülü bitkisinin meyveleri kuşburnu olarak adlandırılır. C vitamini deposu olan bu bitki, suyu derinlere doğru çekebilen kök sistemi ve su oranını korumak için yapraklarını dökebilme özelliği sayesinde susuz zamanlarda varlığını sürdürebilir.
- Paşa kılıcı olarak da bilinen peygamber kılıcı güneş ışığını sever bu yüzden her ne kadar susuzluğa dayanıklı da olsa yazın daha çok sulanması gerekebilir. Sucul olmayan sukulentler kategorisine giren bu bitki, suyu yapraklarında depolar ve ihtiyaç halinde de kullanır.
- Biberiyeyi sofralarda da sıkça görmüşsünüzdür. İyi bir güneş ışığına ihtiyaç duysa da su ihtiyacını minimumda tutabilen biberiye saksıda da yetiştirilebilmektedir.
- Birçok alanda kullanımı ile adını duyduğumuz aloe vera su tutma yeteneği yüksek bir bitkidir. Düşük yağış alan ve sıcak yerlerde iyi yetişebilir. Sahip olduğu etli yapraklar sayesinde suyu depolayabilir. Yaz ayında yağış olmadığı zamanlarda iki haftada bir; kış aylarında ise ek sulama olmadan dayanabilmektedir. Susuzluğa dayanabilse de iyi bir bakım yapılması gerektiği unutulmamalıdır.
- Kılıca benzeyen koyu yeşil yaprakları ile yılan bitkisi, haftalarca nem bile olmadan yaşayabilir.
- Genel olarak sağlıklı bir biçimde büyüyebilmesi için düzenli sulama gerektiren misket gülü, yine de sıcak ve kurak iklime karşı oldukça iyi bir dayanıklılık gösterir.
- Gazanya bitkisi, ilk dikildiği dönem düzenli suya ihtiyaç duyar. Daha sonrasında su isteğini minimumda tutar ve susuzluğa dayanabilir.
- Nolina, rozet şeklinde yapraklarından tanıyabileceğiniz ve soğuğa hassas olan çiçeklerdendir. Bunun aksine kuraklığa karşı toleransı sebebiyle susuzluğa dayanabilmektedir. Dolayısıyla sıcak ve kuru yerlerde iyi yetişir. Yalnızca yapraklarının kahverengiye döndüğünü fark ettiğinizde sulamanız iyi olacaktır.
- Sarı kantaron, gölgeleme ve iyi drenajlı bir toprağın da desteğiyle susuzluğa dayanabilen bitkiler arasında yer alır. Birçok hastalığa iyi geldiğini belirtmekte de fayda var.
- Botanikte Pieris japonica olarak bilinen alev çalısı, genellikle bahçe süslemesi olarak karşımıza çıkar. Susuzluğa dayanaklı olan bu bitkinin sıcak hava koşullarında su ihtiyacı çoğalabilir.
- Sapları oldukça kalın olan ve sofralarımızda yer edinen enginar, kuraklığa dayalı bir diğer bitkidir. Kuvvetli rüzgardan korunması ve iyi drenajlı bir toprakta yetişmesi gereken enginarı yalnızca diktikten sonra hafif sulayabilirsiniz.
- Yabani leylaklar her zaman yeşil kalan ve susuzluğa dayanıklı bir bitkidir. Uzun süreli bir susuzluk dışında suya ihtiyaç duymaz fakat sağlıklı büyümesi için haftalık olarak sulanması önerilir.
- Pek çoğumuzun da sıkça duyduğu Adaçayı bitkisi ılıman iklimleri seven, kuraklığı tolere edebilen ve yaprakları sayesinde su kaybını azaltan bir yapıya sahiptir.
- Barış çiçeği olarak da duyabileceğiniz yelken çiçeği suyu sevse de (sucul bitki) kısa süreli olarak susuzluğa dayanabilir, öyle ki kış ayında bir defa sulamak yeterli olmaktadır. Yine de susuzluk süresi uzadığında kurumaya ve yaprak dökmeye başlayabilir.
- Lavanta birçok bitkinin aksine susuz ortamda daha iyi gelişen ve aşırı suyu sevmeyen bir bitki türüdür. Aşırı sulama çürümesine sebep olur. Bitkinin ilk büyüme yılında toprağı eşit şekilde nemli tutmak önemlidir.
- Son olarak kauçuk ağacı ve katır tırnağı da susuzluğa dayanıklık olan bir diğer bitki örneğidir. Bu yüzden hem iç hem de dış mekân bitkisi olarak kullanılmaktadır.
Görüldüğü üzere birçok bitki suyun az olduğu koşullara dayanıklılık gösterebilmektedir. Bu özel çiçekler bu gibi durumlarda hayatta kalmayı başarırlar.
Bitkiyi Susuzluğa Dayanıklı Hale Getiren Özellikler Nelerdir?
Aynı çok soğuk veya çok sıcak ortamlara dayanabilen mikroorganizmalar gibi, bitkiler de susuzluğa karşı özellik geliştirmişlerdir. Çeşitli adaptasyonlar sayesinde aslında bitkiler bu ortamda yaşamaya “uyum” sağlamışlardır. Strateji geliştiren bitkiler koşullara ayak uydurmuş ve hayatta kalmışlardır. Peki bu stratejiler nelerdir? Genel olarak bakıldığında kuruma toleransı, susuzluktan kaçınma ve susuzluğa tolerans özellikleri bulunmaktadır.
Kuruma toleransı sayesinde bitki, anhidrobiyoz adı verilen metabolik aktivitenin durması durumundan kurtulur. Bitki tamamen kuruduğunda ölür fakat susuzluğa dayanabilen diriliş bitkileri adı verilen bu bitkiler su ile karşılaştığında tekrar canlanırlar. Susuz dönemde büyümeyi bırakan ve kahverengileşen bu bitkiler, su alır almaz yeşile döner ve canlanır.
Susuzluktan kaçınma ile bitki, yapraklarında stoma adı verilen su buharını kontrol eden açıklıklar sayesinde dehidrasyonu önler. Geceleri fotosentez yapmaları hariç gün boyu kapalı kalır. Bir diğer örnek ise erkenden yaprak dökmektir. Bitkide yapraklar da besin ve suya ihtiyaç duyarlar, susuz/kurak zamanlarda bitki kaynaklarını korumak için yapraklarını daha erken dökebilir.
Son olarak susuzluğa tolerans ise genellikle bitkilerin sahip olduğu yapısal morfoloji sayesinde su depolama ve tasarruf etme özelliğidir. Geliştirdikleri spesifik yaprak ve kök özellikleri sayesinde bunu başarırlar. Mesela yana yayılan köklere sahip olan bitkiler, hem sığ yüzeydeki hem de toprak derinliklerindeki suya erişebilir.
Bazı kaktüs çeşitlerinde bulunan ampul benzeri kökler sayesinde kuraklık gibi susuzluk durumlarında yıllarca dayanılabilecek yeraltı su rezervleri olur.
Lavantadaki gibi tüylü yapraklar terlemeyi azaltarak su kaybını önlerler.
Kalın ve mumsu kütiküllere sahip yapraklar ısıyı uzaklaştırarak su kaybını azaltmayı sağlar. Bitkilerin; yüzey alanını azaltıp dolayısıyla su kaybını da azaltan ince yaprakları, nemli havayı hapseden stomaları da bir diğer örnektir.
Susuzluğa Dayanabilen Bitkilerin Avantajları Nelerdir?
Susuzluğa dayanabilen bitkiler, özellikle de unutkan ve meşgul insanların bakabileceği tarzda bitkiler olmaktadır. Evden uzun süreli uzak kaldığınızda, bir seyahate çıktığınızda veya iş gezisine gittiğinizde bitkileriniz açısından içiniz rahat olur. Susuz ortamda kendini uzun süreler idare eden bitkiler birçok açıdan avantajlara sahiptir. Bu avantajlar sayesinde daha çok yetiştirilmeleri için bir fırsat doğmaktadır. Peki suya dayanabilen bitkilerin faydaları nelerdir, gelin inceleyelim.
- Biyolojik çeşitliliği teşvik eder
- Yararlı böcekleri çeker
- Kimyasal işlemlerden tasarruf sağlar
- Su faturasının düşmesine yardımcı olur
- Karbon ayak izinin azaltılmasını destekler
- Daha az bitki hastalığı ve daha fazla haşere direnci sağlar
- Daha az bakım nedeniyle zamandan tasarruf sağlar
- Toprağın stabil hale gelmesiyle erozyon kontrol altına alınabilir
Verimli bir şekilde yetişen bitkiler sağlıklı bir şekilde büyümeye devam ederler. Bu bağlamda susuzluğa dayanabilen bitkiler ve gerektirdikleri özellikleri bilmek çok önemlidir.
Son yıllarda kuraklıkla birlikte su kaynakları günden güne azalırken su tasarrufu sağlamak artık daha önemli bir hale geldi. Bu yüzden bitkiye yeterli su vermek ve daha fazlasını tasarruf etmek, atılacak adımlardan bir tanesi olmaktadır.
Sonuç olarak peyzajda da sıkça gördüğümüz bu bitkiler; çevreyi, ekonomiyi ve su kaynaklarını iyileştirmede büyük rol oynar.